Kamboçya’nın büyük şehirlerine geçerken, biraz da tarihine girmenin zamanı geldi. Kamboçya’nın karmaşık bir tarihi var, biz iki bölümde ele alacağız, daha sonra Angkor Wat’ı ziyaret ederken bahsedeceğimiz görkemli antik Angkor krallığı ve bu yazıda bahsedeceğimiz 20. yüzyıl olayları.

Uyarı: Bu yazı birçok tarihi bilgi içerecek. Ayrıca, biraz karmaşık bir süreç, hala tam olarak anlamadığımız birçok politika içeriyor. Özellikle bu Sihanouk denen kişiyi tam çözemedik.

Kızıl Kmerlerden önce

Sömürge dönemi ve bağımsızlık

Bir zamanların görkemli Kamboçya krallığı gitgide küçülürken (daha sonra buna daha fazla değineceğiz) komşu Tayland ve Vietnam krallıkları giderek daha büyük bir tehdit haline geliyor. Bir Tayland istilasından korkan Kamboçya kralı Norodom, 1863’te (bölgede zaten bazı kolonileri olan) Fransa’dan himaye talep edince, bu daha sonra kral tarafından öngörülemeyen tam süreli bir sömürge ilişkisine dönüşmüş.

Fransız yönetimi 1950’lere kadar sürmüş ve geriye bakıldığında nispeten sorunsuz bir dönem gibi görünüyor. Fransızlar Vietnam’dakinden daha az sertler burada, elit kesime iyi davranmışlar, yerel yönetime çok fazla dokunmamışlar ve genel nüfus üzerinde çok az etkileri olmuş. Bunun yanında, Vietnam’a kıyasla bazı altyapı iyileştirmeleri yapılmış, Fransız arkeologlar eski yazıtları deşifre ederek, tapınakları yeniden inşa ederek vb. halkta yeni bir ulus duygusu yaratarak Khmer tarihinin ortaya çıkarılmasına yardımcı olmuş. Kısaca, bir sömürge için oldukça olumlu geçmiş.

Buna rağmen, bazı küçük gruplar arasında bağımsızlık istekleri başlamış ve Fransa’nın 1940’taki yenilgisini fırsat bilerek harekete geçmişler. Sihanouk, 1941’de Fransız sömürge yönetimi sırasında kral olmuş ve bağımsızlık isteklerine öncülük ederek adım adım müzakerelerle 1953’te Kamboçya’nın bağımsızlığını ilan etmiş.

Sihanuk

1955’te beklenmedik bir şekilde tahttan çekilip kendi siyasi partisini kurmuş ve seçimleri kazanmış. Sihanuk daha sonra başbakan olarak atanmış ve 1960 yılında da cumhurbaşkan olmuş. Başlangıçta, Batı’yı cezbetmek için komünizm karşıtı bir tavır almış. Ancak 1964’te, Kamboçya’nın doğusundan geçen bir patikayı Çin askerlerine açarak komünist Vietnamlılara gizlice yardım etmiş. Bu, 1965’te ABD ile diplomatik bağların kopmasına yol açmış.

1966 ile 1970 yılları arasında Sihanuk, manipülasyonlarla devlet başkanı olmaya devam etmiş. Çin ile ilişkileri kötüleştiğinde, yardım için tekrar ABD’ye dönmüş ve onlara Kamboçya’nın Vietnamlıların bulunduğu bölümü bombalama yetkisi vermiş. Sihanouk, Kamboçya’yı savaşın dışında tutmaya çalışmış, ancak oportünist politikaları Kamboçya’da iki aşırı grubun oluşmasına yol açmış; ABD yanlısı bir grup ve ABD karşıtı aşırı komünist grup (daha sonra Kızıl Kmerler olarak adlandırılacaklar).

Kızıl Kmerlerin ortaya çıkışı

Kökleri, 1950’de Paris’te okuyan Khmer öğrenciler tarafından kurulan küçük bir komünist partiden gelen Kızıl Kmerler hareketinin ideolojisi, komünizm’in unsurlarını güçlü bir yabancı düşmanlığı ve Khmer milliyetçiliğiyle birleştiriyor. 1968’de Kızıl Kmerler resmen kurulmuş ve Sihanuk yönetimine karşı ulusal bir isyan başlatmış.

1970 yılında Sihanuk, ABD yanlısı bir general tarafından görevden alınınca her şey değişiyor: Şimdi Vietnam ve Çin’in yardım ettiği Kızıl Kmerler, Sihanuk’un da desteğini almaya başlamış. Bu destekler, ABD’nin Kamboçya’daki yıkıcı bombalama kampanyasıyla birleştiğinde, yerel halktan komünist harekete geniş bir destek sağlamış. Çin Komünist Partisi’nin çok önemli askeri desteğiyle 1975’te iç savaşı kazanıp hükümetin kontrolünü ele geçiren Kızıl Kmerler, o gün Phnom Penh sokaklarında kahramanlar gibi karşılanmışlar, herkes mutlu ve kutlama modundaymış. Bu his sadece 3 gün sürmüş.

Kızıl Kmerler iktidarda

Yaşananların bir zaman çizelgesi:

1976197517 Nisan 1975: Kızıl KmerlerKamboçya'da iktidarı ele geçirir. Phnom Penh'in1.8 milyonluk nüfusunun %94ü tahliye edilir vekırsala gönderilir.1975-1979: Nüfusun komunist yaşam tarzını dayatan"yeniden eğitimi". "Dış dünya"ya maruz kalanlarveya "yeniden eğitimi" reddedenler öldürülür.Diğerleri pirinç tarlalarına gönderilir.1979: Bir soykırım mahkemesiPol Pot'u suçlu bulur ama o,ne mahkemeye çıkar ne deherhangi bir ceza alır.7 Ocak 1979: Kızıl Kmerlerden ayrılanHun Sen'in liderliğindeki Vietnambirlikleri, Phnom Penh'in kontrolünüele geçirir ve Pol Pot'u görevden alır.1977197819791990,

Kızıl Kmerlerin lideri Pol Pot, temeli çiftçiliğe dayalı maddiyatın olmadığı komünist bir ütopyaya sahipmiş. Bu nedenle, Phnom Penh’e vardıklarında yaptıkları ilk şey tüm şehri boşaltmak olmuş (diğer tüm büyük şehirlerde de aynısını yapmışlar): herkes çiftliklerde çalışması için kırsal alanlara gönderilmiş. 1976 ile 1978 arasında başka bir sınır dışı etme dalgası daha yaşanmış:

Kızıl Kmer politikası şunları uygulamış:

  • Rejimin toplum mühendisliği politikaları her türlü entelektüelliği bastırmış, doktorlar bile hedef alınmış.
  • Din yasaklanmış, tapınakların %95’i yıkılmış ve çok sayıda din adamı öldürülmüş.
  • Tarım kollektifleştirilmiş ve her yerde ulaşılması imkansız mahsul verimi hedefleri belirlenmiş (gerçi bu sadece pirinç için geçerli, diğer bazı tarım ürünleri yasaklanıyor).
  • Sanayi ve bankacılık terk edilmiş.
  • Çin çok para göndererek rejimi desteklemiş.
  • Başta Vietnam olmak üzere komşularla ilişkiler daha da kötüleşmiş.

İktidara geldikten kısa bir süre sonra infazlar başlamış. İlk olarak, diğer partilerin askeri ve siyasi liderleri, eski hükümet vb. gibi açıkça Kızıl Kmerlere karşı olan insanlar hedefleniyor. Daha sonra, entellektüeller (gözlük takmak, kalem kullanmasını bilmek yakalanmak için yeterli bir neden), yabancı dil bilenler, din adamları, eski işadamları ve bürokratlar, yemek arayan veya herhangi bir nedenle işe gelmeyen herkes hedef alınmış. Sonunda herkes ihanet şüphesi altında, okuma yazma bilmeyen fakir çiftçiler bile yakalanmış, işkence görmüş ve idam edilmiş. Üstelik, bu kişilerin tüm aileleri, çocukları hatta bebekleri de hedef alınıp öldürülmüş.

S21: Kızıl Kmerler ölüm makinesi

Bu infaz süreci gizlice yapılmış, önce mahkumlar gece yarısı ülkenin çeşitli yerlerinde bulunan kamplardan birine götürülüyormuş. Biz de bu kamplardan birini Phnom Penh’de ziyaret ettik.

Adı S21 olan bu kamp, daha önce bir liseymiş. Kızıl Kmer rejimi sırasında burası bir gözaltı ve işkence kampı haline gelmiş, 12000’den fazla insan buradan geçmiş, çoğu orada ölmüş… Sınıfların çoğu işkence odası olarak kullanılmış:

Karanlıkta mahkûmlar, CIA veya benzeri bir dış bağlantıyla bağlantılarını “itiraf edene” kadar işkence görmüşler ve ardından ölüm tarlalarında (killing fields) başlarına kürekle vurularak öldürülmüş (çünkü mermiler pahalı ve sesi çevredeki insanların dikkatini çekebilir) ve toplu mezarlara atılmışlar.

Gözaltı için başka sınıflar kullanılmış, bunlara hücreler inşa edilmiş:

Bu mezarlar ve kamplar ancak Vietnam işgalinden sonra keşfedilmiş, bu nedenle Kızıl Kmerler iktidarında geride kalan insanların neler olduğu hakkında hiçbir fikri yokmuş. İnsanlar bir gün ortadan kayboluyormuş ve sevdikleri bazen CIA tarafından kaçırıldıklarını ve onları aramamaları gerektiğini söyleyen bir mektup alıyorlarmış.

Bir noktada sosyalist bir grup rejime karşı ayaklanmış ve tahminen 150.000/200.000 tanesi öldürülerek anında susturulmuşlar.

Rejimin dayattığı imkansız mahsul verimi hedefleri, tıbbi bakım eksikliği (doktorlar entelektüel öldürüldüğü için) ve zorunlu çalıştırma nedeniyle, binlerce insan açlıktan, bitkinlikten ve hastalıktan ölmüş.

Sonunda, Kızıl Kmerler o kadar paranoyaklaşmış ki, kendi işkencecilerini ve partilerinden insanları bile infaz etmişler. Kızıl Kmerlerin bir zamanlar 2. kişisi bile idam edilmiş.

Toplamda, Kızıl Kmer rejiminin üç yılı boyunca toplam ölü sayısı ortalama tahmini, 1,5 ila 3 milyon kişiyi veya o zamanki nüfusun %20/40’ını buluyor.

Vietnam işgali: Kızıl Kmerlerin sonu mu?

1979’da Kamboçyalı direniş gruplarıyla birlikte Vietnam ordusu Kızıl Kmerleri devirerek yeni bir hükümetin kurulmasına yol açmış. Buna rağmen, ormanların derinliklerine çekilen Kızıl Kmerler, aralarında Çin, ABD, Tayland ve bazı Batılı ülkelerin de bulunduğu ülkelerden destek(!) alarak Kamboçya’nın BM’deki koltuğunu 1993 yılına kadar elinde tutmuş! Pol Pot 1998’de ölene kadar serbest kalmış. 1989’da başlayan barış çabalarıyla ve nihayet 1993’teki seçimlerle Kamboçya, eş başbakanlar Hun Sen (Kızıl Kmerler’den ayrılan) ve Prens Ranariddh (Sihanouk’un oğlu) ile iki parti arasında bir koalisyonla, uluslararası kabul görmüş insan haklarıyla anayasal bir monarşi kurmuş. Ancak, Hun Sun 30 yıl sonra hala iktidarda. Partisi mecliste tüm sandalyelere sahip ve çok partili bir sistem olmasına rağmen diğer partiler o kadar az oy alıyorlar ki mecliste yoklar… Cinayetler artık geçmişte kalmış olsa da, Kamboçya’da demokrasi konusunda iyileştirilmesi gereken hala çok şey var.