Kuala Lumpur bölüm 1
Tezimizi teslim ettikten sonra seyahatimizin ikinci bölümüne başlıyoruz ve Güneydoğu Asya’ya gidiyoruz.
Yola İstanbul’dan Kuala Lumpur’a (Etihad havayollarının seyahat duası sayesinde güvenli bir yolculukla) uçarak başladık . Bölgeyle ilgili daha önce hiç araştırma yapmadığımız için her şeyi buraya geldikten sonra öğrendik.
Malezya hakkında
İslami ve kolonizasyon döneminden (Portekiz, Hollanda ve ardından İngiliz ve kısa bir süre Japonya) sonra Malezya, liderleri Tunku Abdul Rahman sayesinde 1957’de şiddet olmaksızın bağımsız olmuş (Merdeka!). Malezya, dünyada seçmeli bir monarşinin olduğu tek ülke (asıl parlamenter hükümetin yanı sıra). Malezya’nın her 9 eyaletinin kendi kalıtsal monarşileri var ve her beş yılda bir, mevcut 9 yönetici Malezya devlet başkanını kendi aralarında seçiyor.
Sömürgeci tarihi ve coğrafi konumu (Hindistan ve Çin’den gelen asırlık ticaret yolu düzeyinde yer alması) sonucunda, Malezya’nın nüfusu bugün üç ana kültürün karışımı - Çin, Hint ve yerel Malezya (üçü de ülkenin bağımsızlığında önemli rollere sahip). Bu, ülkenin üç etnik köken arasındaki yakın dengeye dayandığı anlamına gelir, ancak eşitsizlikler tabi ki de var. Bizim gördüğümüz ve okuduğumuz kadarıyla, Çinliler genellikle daha zengin ve anaparanın çoğuna sahip. Zengin alışveriş merkezleri ve rezidansların, düşük gelirli insanların ve ucuz gıdanın olduğu bölgelerin hemen yanında oturmasıyla, yaşam tarzlarında da güçlü bir zıtlık görüyoruz. Ancak hükümet politikalarla bu durumu eşitlemeye çalışıyor ve bu politikaların işe yaradığı söyleniyor.
Bu nedenle, yerel mutfakta üç kültürün yemeklerinini bulmak ve bir hindu tapınağını ziyaret ederken ezan sesini duymak mümkün.
Court Hill Sri Ganesar Tapınağı
İlk hostelimizin yakınında Kuala Lumpur’daki en önemli üçüncü Hindu tapınağı yer alıyordu. Bu atmosferik yer, 1897’de üst düzey bir İngiliz sömürge yetkilisinin bahçesindeki basit bir türbe olarak yaşamına başlamış. Önce buranın ibadet yeri olmasını reddeden İngiliz memur, türbeyi yıktıktan sonra felçli kalıp, ibadet edenlerin duaları sayesinde mucizevi bir şekilde eski haline dönünce tapınağın inşasına izin vermiş. Burada da karşımıza bir mucize sonrası yapılan ibadet yeri çıkıyor yani (bakınız the spaceship of Syracusa). Tapınak, bilgeliği, refahı ve iyi talihi temsil eden fil başlı Tanrı Lord Ganesha’ya adanmış.
Bir gün biz de bu tapınağa, tipik olarak tanrıya çiçekler, meyveler ve diğer sunuları sunmayı içeren günlük bir ibadet olan puja sırasında girdik.
İbadet sırasında çalınan müziği buradan dinleyebilirsiniz:
Lord Ganesha, tipik olarak yeni girişimlerin başlangıcında çağrılıyor ve iyi şans ve başarı getirdiğine inanılıyor. Belki bir sonraki maceralarımız için onun yardımını kullanabiliriz :)
Neler gördük?
İlk günler yeni dünyaya alışabilmek için daha çok zaten merkezi olan hostelimizin çevresinde dolaştık. Buralarda Jalan Alor çevresindeki boyanmış binaları,
turistlerle ve yüksek fiyatlarla dolu ana sokak marketini,
ve yine turistlerle dolu Avrupa fiyatlarındaki barlar sokağını gezdik.
Sonraki günlerde arkadaşlarımızla buluştuk ve asıl eğlence o zaman başladı. İkinci bölüme buradan bakabilirsiniz!