Kuala LumpurMonkey BeachGeorgetown

Tayland’a varmadan önce sınırdan çok da uzak olmayan Penang adasında dört gün mola vermeye karar verdik. Kuala Lumpur’dan Butterworth’a 5 saat süren bir otobüse bindik, ardından feribotla adaya ulaştık ve Georgetown şehrine indik.

Georgetown

Georgetown’da sadece bir gece kaldığımız için şehri doğru düzgün gezmeye vaktimiz olmadı. Malezya’nın ikinci büyük şehri olarak, turistik açıdan Kuala Lumpur’a benziyor, ek olarak daha çok eski küçük kolonyal bina ve bazı karakteristik yerleri var.

Bu tür yerlerden biri, her biri Çinli bir ailenin sahibi olduğu, çoğunlukla denizde dubalardan oluşan iskeleler (jetty).

İskeleler denizin içine doğru uzanıyor ve üstünde evler bulunuyor. Bazıları oldukça dar ve uzundu, karanlıkta üstünde yürümek biraz korkutucu olabiliyor.

Monkey beach

Penang’daki bir sonraki durağımız bir milli parkın ortasındaki Maymun Sahili oldu. Buraya ulaşmanın tek yolu bir saat orman içinde yürümek veya yakındaki balıkçı kasabasından tekneye binmek (biz tekneyi tercih ettik) ve medeniyetten uzak (elektriğin olmadığı ve telefonun çekmediği) yere hayran kaldık!

Sahildeki hayvanlar

Burada kaldığımız kamp alanında insanlardan çok kedi ve köpek dahil çok sayıda hayvan yaşamakta.

Tabii ki plaja adını veren maymunlar da. Orada 15 aydır yaşayan bir Alman’ın öğrettiği şekilde onları besleme şansımız bile oldu (yoksa bilmeden vahşi hayvanlara yaklaşmayı tavsiye etmiyoruz!).

Lazyboys kamp alanı

Sahilde Lazyboys adlı bir kamp alanında üç gece kaldık. O zamanlar kamp, 10 gündür orada olan Belçikalı Eva tarafından işletiliyordu. Bizim kaldığımız yer resmin sol tarafındaki A şeklindeki kulübeydi:

Bu kulübe deniz kenarında uyumak için mükemmel bir yer.

Deniz feneri

Sahile yakın bir yerde 1883 yılında İngilizler tarafından yapılmış bir deniz feneri var. Bir günbatımı için oraya tırmanmaya karar verdik (240m yüksekliğinde), cırcır böceklerinin yarattığı mistik seslerle çevrili kısa ama yorucu bir tırmanıştı.

[Recording]

Sonunda deniz fenerine ulaştık:

Ve bu manzara karşısında büyülendik!

Genel olarak, telefonun, ışığın olmaması (gün batımıyla yataklara gidiliyor) ve çok da temiz olmayan bir tesis sorun değilse, kesinlikle tavsiye ettiğimiz meditatif bir ziyaretti. Medeniyetten uzak olmaya alışmak kolay bir iş değildi ama bütün gün deniz kenarında oturup kitap okumaktan başka bir şey yapmamak harika bir deneyim.